30.12.2013

Yılbaşı Sofrası: Doyumluk Değil Tadımlık!!

Bütün bir yıl boyunca beklediğiniz gün geldi çattı. Yeni umutlar, şans, bereket, sağlık dilekleri, istekler, arzular bir bir kafada planlanan "önümüzdeki yıl" kararları. Her yeni yılı muhteşem bir coşku ve istekle karşılarız. Yılbaşı akşamı için planlar, organizasyonlar yaparız. Şüphesiz en güzelini en iyisini yaşamak isteriz ki, önümüzdeki yeni yıl da aynen hissettiğimiz gibi geçsin. Bol yemekli ve bereketli sofralar için menüler hazırlarız, alışveriş yaparız, yemek tariflerimizi gözden geçiririz, yılbaşı özel akşam yemeğini titizlikle planlarız. 
Eğer bu akşamı rahat geçirmek istiyorsak kendimize yılbaşı akşamından bir hafta önce; ön hazırlık yapmamız gerekir ve tabi ki sonrası bir hafta da dengeleme ve arınma dönemine girmek gerekir. Böylece yeni yıla kilo almadan ve kararınızı emin adımlarla uygulayarak başlamış olursunuz. 
Mevsim meyve ve sebzeleri, sebze suyu ve çorbaları, fırında balık, haşlanmış yumurta, ceviz, fındık, probiyotik yoğurt, kefir, yulaf, yağsız süt, mevsime uygun salata, tam buğday ekmeği, yeşil çay ve su yılbaşı öncesi bedeninizi terbiye edeceğiniz seçimleriniz olmalı. Özellikle bu dönem tuz ve yağ azaltılmalı, şeker ve şekerli gıdalar yenmemelidir. Bu ön hazırlıkta temizlik için günde 2-2,5 lt su içmenizi tavsiye ederim. Hergün 25-30 dakika yürüyüşler ise arınmanıza ve formunuza destek olacaktır.


YILBAŞI GÜNÜ VE AKŞAMI 
Bütün gün aç olmayın, mutlaka hafif yemekler yiyin ki akşama çok yüklenmeyin.
Yılbaşı sofrasında et, ekmek grubu, sebze ve meyve grubu, süt-yoğurt grubu içeren sağlıklı bir menü olmasına özen göstermeliyiz. Herzaman uygulamamız gereken yonca diyeti ilkemiz olmalı.
Yılbaşının özel yemeği hindi yağ bakımında kırmızı ete göre düşüktür. Fırında yapılmış, derisi alınmış hindi etini rahatlıkla yiyebilirsiniz.
Pişirme yöntemimiz ızgara, haşlama veya fırında olmalıdır. Çok ağır kremalı sos içeren, kızartmalardan sakınılmalıdır. 
Lif içeriği yüksek salata ve zeytinyağlı sebzeler mutlaka masamızda olmalıdır.
Meze yemek istiyorsak sebze ezmeleri ve yoğurtlu olan mezeler tercih edilmelidir.
Pilav, makarna, çorba, dolma, ekmek, kestane gibi besinlerin enerji içerikleri yüksektir ve kan şekerinizi yükseltecektir, bu gruptan 1 veya 2 tür seçilmeli eğer mümkünse bulgurlu, kepekli, tam tahıllı türlerinin seçimi daha yararınıza olacaktır. 


Yılbaşı sofrasının özel yemeği kestaneli pilav tercih edilecek ise ekmek yerine tüketilmeli ve 5-6 kaşıkla sınırlandırılmalıdır.
Çok fazla çeşit ve yağlı besin tüketimi mide bulantısı, hazımsızlık, ishal gibi sağlık problemlerine yol açabilir, yağsız, az çeşitte besin tüketilmeye özen gösterilmelidir. Doyumluk değil tadımlık bir tabak hazırlamanız hem gözünüzü doyuracak hem de gaz ve şişkinlik yapmayacaktır.
Hazımsızlık ve şişkinliğin olmaması için yemek yavaş yenmeli ve iyi çiğnenmelidir.
Uzun süre masada olmak daha çok yedirebilir. Doyum sağladıktan sonra masadan uzaklaşmak az kalori almanızı sağlar.
Yemekten hemen sonra yenilen tatlı kan şekerinizi aniden yükseltir. Ara öğün olarak yemeli ve hafif meyve tatlısı, kabak tatlısı tercih edilmelidir. Ki meyve tatlıları çok az şeker ile pişirilmelidir.
Kuruyemişler ise 1 avuç kadar seçilmeli, çok tuzlu ile kavrulmuş olanlar yenmemelidir.


Eğer alkol alacaksanız alkol yüzdesi düşük olan içkileri aşırıya kaçmadan 1-2 kadehle sınırlayarak bol bol su ile almalısınız. Alkol almadan önce yemek yemelisiniz ki; kanınızda hızla emilmesin. Alkolden dolayı vücudunuz su kaybeder tekrar yineliyorum yılbaşı akşamı ve ertesi gün su içiminizi arttırın.
Yatma saatinizden 2-2,5 saat önce atıştırma yapmayın.
Diyabet, kalp, tansiyon, kronik böbrek gibi rahatsızlıkları olanlar diyetlerine 
özen göstermeli menülerini diyetisyenlerine sorarak hazırlamalıdırlar.
Dışarıda yemek yiyecekler için tavsiyem ordövr tabağını silip süpürmek zorunda değilsiniz, az yağlı ve hafif olanları ekmeksiz tercih edin, her arasıcak ya kızarmıştır ya da kremalı sosludur, yarım porsiyon düşünün, ana yemekten ise et grubunuzu salatanızı ve az miktarda pilavınızı yiyebilirsiniz.Aşırı alkol ve sigaralı ortam çok fazla toksin yükleneceksiniz anlamına gelir. Eve gidince tercihiniz bol su ve bol limonlu yeşil çay olsun.


1 Ocak  gününe pişman mı uyandınız? 
Tavsiyelerim 1-2 gün içinde sizi dengeler. Buzdolabındaki bütün sebzeleri karıştırarak güzel bir sebze çorbası hazırlayın, sabahınıza su ile başlayın, yulaf, yoğurt, kefir, sebze ve meyve suları, sebze çorbası, buharda pişmiş sebzeler, ceviz, badem, fındık, salatalar ile gününüzü geçirin, Mümkünse akşamüstü yürüyüşü yapın imkanınız var ise sauna yaparak toksinlerinizden arının. Sauna sonrası ayran ve maden suyu için. Çay ve kahve içmeyin daha çok bitki çayları için.Yılbaşı sonrası arınma haftanızda, akşam yemeği seçiminiz sebze çorbası, salata, yoğurt, tam tahıl ekmeği ve meyve olsun. 
Yeni yılda bütün yapmak istedikleriniz için gücünüz ve sağlığınız iyi olsun. Fit bir yıl dilerim..
Diyetisyen Aykut Büyükekmekci 



16.12.2013

Beyaz Çay Ve Faydaları

Siyah çayı çok seviyoruz, Türk halkı olarak da çok içiyoruz. Bir danışanımda kansızlık problemi olduğunda "azı karar fazlası zarar dediğimde" bana "azı karar fazlası sarar" demişti. Tiryakilik yaptığı kesin. Ya da çayın yanına tiryaki kelimesi yakışıyor gibi. Yeşil çay tiryakileri de var elbette ve ben görünce duyunca çok seviniyorum. İtiraf ediyorum yeşil çayın tadını bir türlü sevemedim. Hep zorladım kendimi, ama olmadı olamadı...Allahtan siyah çayı çok içmem içsem de limonlu ve açık severim. Laf aramızda kahve tiryakisiyim ben. Geçen sene beyaz çay ile tanıştım ve tadına bayıldım özellikle portakal çiçekli olana. Beyaz çay, çay bitkisinin genç tepe tomurcuğunun birinci yaprağından elde edilen bir çaydır. Gümüşi bir rengi vardır. MS. 600 yıllarında zerafetin incisi olarak adlandırılmış nerede tabi ki Çin'de. Demleme şekli ise yeşil çay gibi 2-4 dakika. 
Çayımızın rengi gittikçe açılıyor farkında mısınız? siyah, yeşil ve şimdi beyaz...


Antioksidanların kralı olan kateşinler içerdiği içindir ki beyaz çay, özellikle bu mevsimde fincanlarınızda olsun derim.
Yüksek miktarda kateşin özellikle de EGCG (epigallokateşingallat) içeren beyaz çay bu bileşen ve diğer önemli bileşenleri sebebiyle insan sağlığına yararlarını şu şekilde anlatabilirim çünkü bu konu üzerinde dünya çapında pek çok araştırma ve deney yapılmıştır;


Kanser etmez: Beyaz çay, kanser yapan hücrelere ve kolon, prostat, mide kanseri gibi birçok farklı kanser çeşidine karşı koryuculuğa sahiptir. Antioksidanların bir grubu olan flavonoidler, kanser hücrelerinin büyümesini engeller ve yenilerinin oluşmasını önler. 
                           
Yüksek kan basıncına karşı: Beyaz çay kanı sulandırır, atardamar etkinliğini düzenler, yüksek tansiyonda kan basıncını düşürür ve sağlıklı kan damarlarının oluşumuna destek olduğu için felç tahribatlarını en aza indirir.
 
Kötü kolesterolü düşürür iyi kolesterolü yükseltir: Bu da damar sertleşmesinin ve damar tıkanıklığının önlenmesine yardımcı olur, buna bağlı kalp krizini de engellemiş olur. Beyaz çay kalp dostudur.Günde 2 fincan beyaz çay içmelisiniz.
 
Bakteri ve virüslere karşı korur : Beyaz çayda bol miktarda bulunan antioksidanlar, yaygın hastalıklara karşı koruma sağlayarak tüm bağışıklık sistemini güçlendirir. Genel soğuk algınlığı ve gribe karşı korunmaya yardımcı olur, çünkü bakteri ve virüslerin doğal yok edicisidir.


Kemikleri güçlendirir: Araltırmalarda düzenli beyaz çay içenlerin kemik mineral yoğunluğu daha fazla bulunmuştur. Beyaz çay ayrıca romatizmal hastalarda ve osteoporoz hastalarında  faydalı etkilere sahiptir.
 
Diş ve diş etlerini güçlendirir: Beyaz çay, az miktarda florid içerdiği içindir ki daha güçlü diş ve diş etleri olur. Dişlerde plak, dişin çürümesi ve kötü ağız ve nefes kokusuna sebep olan bakterileri de öldürür. Demlenen beyaz çayı soğutup arada sırada ağız çalkalama suyu olarak da kullanabilirsiniz.
 
Diri bir cilt: Antioksidan ne yapar; serbest radikallere savaş açar işte aynı mantıkla beyaz çay cildimize etki eden dış etkenlere karşı cilt koruyucudur.
 
Ayrıca beyaz çayın kan şekerini düşürücü etkisi vardır. Stresi azaltır, enerji sağlar, metabolizmayı hızlandırır ve dolayısıyla kilo verme döneminde yağ yakımına dolaylı yoldan destek olur. İşte bu kısmı beni mutlu ediyor hergün olmasa bile haftada 3 gün 1-2 fincan içiyorum ve kendimi enerjik hissediyorum. 



Diyet Kek Tarifim Var!!!

İşte tam da bu havalarda canımız sıcak birşeyler içmek ister ya, haliyle çay kahve yanına da hafif bir kek çok iyi gider. Aşırıya kaçmadan sıcak kahvenizin yanına kalorisi düşük keki tercih edebilirsiniz. 1 ince dilim yediğiniz takdirde günlük listenizden 1 dilim ekmek ve 1 adet meyveyi çıkarmanız yeterli olacaktır. İşte havuçlu diyet kek tarifi. Afiyet olsun..

Malzemeler:
2 havuç rendesi
yarım çay bardağı yağsız süt
yarım çay bardağı ince çekilmiş ceviz
yarım çay bardağı ince çekilmiş fındık (un gibi olacak)
1 tatlı kaşığı toz tarçın
1 tatlı kaşığı vanilin
1 yemek kaşığı kabartma tozu
1 yumurta
1 çay bardağı tambuğday ve kepekli un karışımı 
1,5 yemek kaşığı toz tatlandırıcı (tavsiyem stevyadır)


Nasıl Yapalım?
Tatlandırıcı ve yumurtayı beyazlaşana kadar çırpın, yavaş yavaş sütü ekleyip çırpmaya devam edin. Daha sonra içine un, fındık, tarçın, kabartma tozu ve vanilini ekleyin, pürüzsüz bir kıvama gelene kadar çırpın. Daha sonra ceviz ve rendelenmiş havucu ekleyin.
Kek kalıbını çok az yağlayıp diyet kek hamurunu dökün. 180 derece fırında 25 dakika pişirin. 

Not: Neden kalorisini paylaşmadın diyenler olacaktır! Evet kalorileri sevmeyen bir diyetisyenim ben, çünkü aslolan alınan besin grubudur.
Demem o ki "Ne ile yaptıysan o besini onu çıkar listenden diyeti" uygulanması en kolay diyettir.


12.12.2013

Bitstrips ile Mesajlar 2

Bitstrips mesajlarımdan bazılarını unutmuşum buyurun bakalım..











Pişirme Yemek Oyunları

Besinleri hazırlarken ve pişirirken dikkat edilmesi gereken püf noktalarına değinmek istiyorum. Yanlış beslenmenin yanısıra besinleri yanlış hazırlamanın ve pişirmenin de sağlığımız üzerinde negatif etkisi çoktur.  Bakmak ve görmek arasındaki fark ne kadar fazla ise yemek ve beslenmek arasındaki fark da o kadar fazladır. Çünkü bazen sadece yeriz ama beslenemeyiz..Bazen de yeriz ama sağlıksız besleniriz.. İşte bu yüzden aklıma gelen yanlışları aktarmak istiyorum. Elbette dikkat edenleriniz var ancak yine de gözardı etmeyin derim;


Hazırlama-pişirme-saklama-yeme yanlışları;
Makarna: Haşlayıp suyunu dökmek
Yumurta: Çiğ olarak yemek, yağda kızartmak, çok fazla ısıda uzun süre pişirmek, yıkayıp da buzdolabına kaldırmak
Yoğurt: Bir iki kaşık aldıktan sonra oluşan yeşilimsi suyu dökmek
Sebzeler: Doğradıktan sonra bekletmek (buzdolabında olsa dahi), pişirme haşlama suyunu dökmek, yağda kızartmak, yüksek ısıda uzun süre kavurmak, piştikten sonra bekletmek
Yeşil yapraklı sebzeler: Bıçak darbesiyle kesmek, uzun süre üzerine tazyikli su akıtmak 
Kurubaklagiller: Pişirme ve  haşlama suyunu dökmek, 12 saat ıslatmadan pişirmek, çok az pişirmek
Pirinç: Yüksek ısıda yağ ike kavurmak, haşlayıp suyunu dökmek, 
Et ürünleri(et-tavuk-balık): Yüksek ısıda ve ateşe yakın tutarak pişirmek, dumanlamak, tütsülemek, yağda kızartmak.
Meyveler: Sadece suyunu sıkmak ve suyu bekletmek, kesip bekletmek
Süt: Çiğ olarak içmek, 5-6 dakika'dan fazla kaynatmak, 
Hamur işleri, börekler ve tatlılar: Çok yağ ekleyerek yüksek ısıda kızartmak
Ekmek: Kızartmak
Patates: Güneş alan yerde bekletmek, yeşillenen kısımlarını atmamak
Salça: Açtıktan sonra hala konservede bekletmek, yüksek ısıda yağ ile kavurmak, kavurarak yakmak
Un: Yüksek ısıda yağı da yakarak kavurmak.





9.12.2013

Besinlerden Korkmak Yasak

Nedense diyet yaparken korkulan bazı besinler var. Biz diyetisyenler kimseyi korkutmuyoruz diye düşünüyorum. Özellikle bu sağlıklı besinler ve sağlıklı seçimler olunca hiç. Eğer kişide kronik bir hastalık ve bunun getirisi olarak kalori kısıtlaması ve seçili besin diyeti uygulanıyorsa elbette bazı sakınılması gereken durumlar olabilir ki uyarımızı yapıyoruz. 
Ama ben hiç bir zaman bu meyve çok şekerli yasak, bu sabze çok kalorili yasak yemeyin demem. 


Son moda bazı rivayetler dolaşıp duruyor ağızlarda. Birkaç örnek vermek istiyorum:
-Muz yemem kabız yapar çok kalorili kilo veremem,
-Havuç çok şekerli ha çayıma şeker eklemişim ha havuç yemişim,
-Kırmızı biber çok şeker içeriyor yemiyorum,
-Göbek salatada yağ varmış, yasak demişlerdi
-Domates kilo vermeyi engellediği için yemiyorum
-Sadece lor peyniri yemek lazım 
Bu ve bunun gibi hurafelerle karşılaşıyorum.(karşılaşıyoruz) 
Yasak değil hepsi yenilebilir, mevsimimde, öğününde, kilo vermede, kilo almada, her türlü hastalıkta sağlıkta. Allerjen ise elbette dikkat ancak sağlıklı bir birey korkmadan yiyebilir.
Muz kabız yapabilirsin lakin bağırsak ve mideme yaralısın hele olgunlaşmamış olan halinle kabızlığa iyi gelirsin.
Havuç evet çok şekersin senin gibisi yok sebzeler arasında ancak çay şekeri nerde sen neredesin.
Sulu kırmızı biber ısırınca ağızda dağılan yapını şeker mi sandılar, rengine bakıp elma şekeri ile mi karşılaştırdılar.
Göbek salata sen de ne arar yağ, sulu, kalın yaprakların yapmaz ki göbekte yağ.
Vesaire vesaire...besinler yargılanmasın hepsi bizim için birer ilaç ve ihtiyacımız var.
Diyette hurafelere bakarken ekşisözlükte şunlara rastladım bir bakın isterseniz:



6.12.2013

Bitstrips ile Mesajlar

Evet yeni çılgınlığa ben de uydum. Kendi karikatürünü yap uygulaması olan Bitstrips avatarımı yarattım ve hemen sizlere küçük mesajlar vermek için kolları sıvadım. İtiraf edeyim çok eğlenceli, bir zamanlar Sims hayranı olan ben iyi ki bulmuşum Bitstrips'i...


www.bloglar.gen.tr sayfasından yeni blogger takipçilerime de böylece kendimi daha iyi tanıtmış olurum. Şaka bir yana yeni blogger takipçilerime de çok teşekkür ederim. Yazılarımı en üst seviyede gösterdikleri için.
Haydi bakalım buyurun Bitstrips sayesinde hazırladığım mesajları beğenecek misiniz? 









Şimdilik bu kadar yeni başarı öyküleri ile tekrar geleceğim...










Hurma Diyorum ve Ekliyorum..

Bu mevsimde en sevdiğim meyve. Meyve tabağımın baş tacı. İtiraf ediyorum ki geç tanıştım hurma ile çocukluğum Konya'da geçti ve hiç karşılaşmadım bu tatlı meyve ile ta ki 15 yaşımda, bir kış günü yazlığımız olan Anamur/ Bozyazı'ya gidinceye kadar. Komşumuz bana ikram etmişti adına da cennet meyvesi hatta cennet domatesi demişti, yedim lakin ağzım buruk bir tat aldı, ilkinde pek hoşlanmadım ancak sonra olgunlaşmış olanını yiyince bayıldım. Evet ben hurma diyorum. Bazıları cennet meyvesi, Trabzon hurması, sharon meyvesi diye adlandırıyor, İranlı arkadaşlarıma sorduğumda onlar "hormalu" diyor. Yunanca adı Diospyros yani "Tanrıların besini". 



Jöle kıvamında olanlara bayılıyorum. Siz de alırken koyu kırmızı turuncuya kaçmış renkli olanları satın alın. Çanak yaprakları koyu renkte olsun, tam yeşil olmasın. Eğer sert olanı seçmiş iseniz buzdolabında 1 hafta olgunlaşmasını bekleyin. Hurma  totem meyvem benim. Yerken içinden çekirdek çıkması mucize gibi geliyor. Çünkü hepsinde çekirdek yok. Sanki çekirdekli olanın bir sırrı var gibi. Bu yüzden yemeden önce totem yapıyorum. Bu arada çekirdeğin yüzeyindeki lif ise çok lezzetli.
Hurma A, B ve C vitamini bakımından süper bir kaynak. Ayrıca lif bakımından zengin. Fitobesin açısından da çok iyi (proantosiyanidin, epikateşin, p-kumarik içeriği nedeniyle) Çözülebilir ve çözülemez lif açısından ve mineral açısından elmaya göre daha fazla zengin.
Kolesterolü, trigliseritleri ve diğer kan yağlarını düşürücü etkisi var.
Özellikle lösemide; deneysel çalışmalar sonucu lösemi hücrelerinin büyümesini engellediği ve lösemi hücrelerini öldürdüğü tespit edilmiş.
Kansızlıkta, yüksek tansiyonda olumlu etkileri var.
Bağışıklık sistemini güçlendiriyor.


Mevsiminde yemek gerek ilkesi ile tavsiyemdir ki hurma meyve tabağınızda olmalı.
Bir önerim var; meyve salatası yaptığınızda üzerine tatlandırıcı olarak şeker yerine bu meyveyi ezip ekleyebilirsiniz, hem renk görünümü, hem tat harika oluyor..Ayrıca bu meyveyi kahvaltıda reçel veya marmelat yerine yiyebilirsiniz. Ekmeğin üzerine yağsız labne, üzerine jölemsi hurma meyvesi favorimdir bilginize..Neden doğal şeker almayalım ki..


5.12.2013

D Vitamini Sorunsalı

Ülkemizde D vitamini eksikliği yaygın bir sorun. Bunun nedeni ise gıdalarla aldığımız miktarın yetersiz kalması. Bu yüzden kapalı ortamlarda daha fazla zaman geçiren kişilerde D Vitamini eksikliğine daha sık rastlanıyor. Özellikle kapalı ortamda çalışan kişilerin D Vitamini eksikliğini ölçen testi yaptırmayı ihmal etmemeleri gerekiyor. 




D Vitamini bağırsakta kalsiyum emilimini, böbrekte kalsiyum ve fosforun geri emilimini arttırıyor. D Vitamini’nin net etkisi; kan kalsiyum düzeyini belirli bir seviyede tutmak. Yeterince kalsiyum tüketenlerde kalsiyumun kemikte depolanmasını, böylelikle mineralizasyonu sağlıyor. Kemik büyümesi, kemik yapısının korunması, kan pıhtılaşması, kardiyovasküler sistem ve bağışıklık sistemi üzerinde de etkili.

4.12.2013

Moda Diyetlere Son

SON MODA DİYETLER
DİYETTE  SON MODA 
Yukarıdaki iki cümle beni rahatsız etti ya sizi? Benim bakış açıma göre diyet yani bedel ödemenin modası falan olmaz hele son modası hiç olmaz. Bence moda sana-bana yakışanı giymektir. Bu ne demek oluyor? sana yakışan diyeti yapacaksın demek oluyor. NOKTA
Son moda diyetleri ve diyet önerilerini paylaşanlar bu fikri sevmeyecektir
ancak kendinizi koruyabilmeniz adına, yanlış yönlerde yürümemeniz adına kendimi sorumlu hissediyorum. Sizi uyarmak benim yükümlülüğüm.

Yüksek Yağlı Diyet
Popülerliğini kaybediyor olsa da yüksek yağ oranlı diyet programları ile kilo verebiliriz ancak uzun vadede ve büyük çapta başarısız olursunuz. Ayrıca beş ayrı kanser türünde risk artışı ile bağlantılı olan bu diyet sanki kilo vermek için sigaraya başlayın der gibi...


Enflamasyon ve Kilo Kaybı
Modern ve özenti toplumların kilo ile ilgili saplantıları mantıklı ve başarılı bir şekilde ele alınmaz ise; kilo problemi bahçedeki ayrık otu gibi algılanırsa, kilo vermek adına yalan yanlış uygulamalar yapılırsa bahçede ki ayrık otunu kopardım sanırsınız ancak kökü çıkarmadıkça kilo almaya devam edersiniz. Peki kök sorun nedir? Sorun vücut enflamasyonunu önlemedikçe ortadan kalkmaz, kalkamaz. Egzersiz ve fazla sebze diyetleri enflamasyonunu azalttığı için başarılıdır. İsmi lazım değil şu son moda diyetler işe yaramaz çünkü omega-3 yoktur, işlenmiş gıdalar vardır ve omega-6 yağ ile yemek yapılması önerilir. Sonuç kilo verilir ancak geri almak çok hızlı olur...

Çılgınca Antioksidan Alımı
Moda antioksidanlar, besin takviyesi üreticileri tarafından bizlere ikna yöntemiyle sunuluyor. Elbette ihtiyacımız var ama sakin olun lütfen. Aşırıya kaçmayın. İşin özü şudur ki aşırı antioksidan alımı vücudunuzun yabancı maddeleri veya anormal hücreleri öldürme yeteneğini etkisiz bırakabilirsiniz...


Anti-aging adı altında şarlatanlık
Aramızda kalsın gençleştirme işlemlerinde son nokta yaşlı kişilere büyüme hormonu ve melatonin hormonu zerk etmekmiş. Nasıl bir tehlike var derseniz? İnsülin direncini arttırır, iyi kolesterolü azaltır ve ölüm riski getirir. Ergenlik sivilceleri, ayak terlemesi de cabası.. Daha ne olsun insan sağlığı bu kadar ucuz mu???

Meditasyon ve Yoga 
Geldik en karışık konuya.. Ancak sağlık için yapılan bu eylemleri benim aklım almıyor. Yoga spor değildir, televizyon karşısında esneme hareketleri yapsak yoga sayılır mı acaba diye düşünür dururum? Sabah uyanınca gerinme esneme zamanını uzat al sana yoga...Egzersiz demek kardiyovasküler sistemimizi yeterli düzeyde geliştirmek demektir. Yani kalp krizi riskini ve beyin kanaması riskini önemli ölçüde azaltmaz.
Meditasyon ise stresle başa çıkabilmede bilimsel değil de filmsel bir yöntem. Demek istediğim bu iki yöntemle kesin sonuçlara varmak mümkün değildir. Faydası yok demiyorum elbette var lakin moda uğruna çok da bel bağlamasak aşırıya kaçmasak iyi olur kanımca...


Size Yakışan 
Son moda diyetin amacı nedir? Tabi ki banyodaki tartınıza çıkınca mutlu olmak!! Odak yanlış odak!! Sadece tartıya değil yağ oranınıza odaklanın. Yağ dokusu kaybı öyle 1-2 gecede, 1 haftada olacak şey değil. Zaman ve sabır gerekir, yaşam şeklinizi  ve davranış şeklinizi  gerçekçi ve kalıcı değiştirdiğinizde, rakamlara kafayı takmadan, dengeli beslenmeye odaklandığınızda, zafer sizindir, hem de sonuna kadar geri dönüşüm olmadan...
Unutmayın en kolay yöntem en iyi yöntem değildir. Moda diyetlere aldanmayın derim...




3.12.2013

Balık Yeme İlkeleri

Bana yöneltilen sorulardan biridir; balık seçimi ne olsun? Özellikle anne adayları ve gelişmekte olan çocuklar için cevabım: 
Büyük balık küçük balığı yutar yutmasına da aynı zamanda civayı da yutar. Birçok deniz mahsülü kaynağını kirletmiş olan civa, sinir sistemine ve beyne zarar verir. Bu durum öncelikle büyümekte olan çocuklarla ilgilidir. Hamile ve emziren kadınlar ve çocuklar:


#Kılıç balığı, derin deniz balıkları veya uskumru gibi civa içeriği yüksek balıklar yememelidir.
#Somon, kedi balığı, karides ve konserve diyet ton balığı gibi civa içeriği düşük deniz ürünlerinden haftada 360 gr.'dan fazla yememelidir.
#Vücut ağırlığının her 24 kg'ı için ton balığı filetosu veya konserve orkinos'tan haftada 45 gr.'dan fazla yememelidir.



2.12.2013

İnsülin Direnci mi? O da Ne?

Var olan insülin direncini azaltmak için ve insülin direnci problemi ile karşı karşıya kalmamak için önleyici tıp adına yapmanız gerekenleri adım adım yazacağım. Optimum sağlık için bu optimum uygulama sizi ilerideki risklerden koruyacaktır:
1-Doymuş yağ, trans yağ ve omega-6 yağları azaltın.(Koyu renkli kırmızı etler, palmiye yağı, hindistan cevizi yağı, tam yağlı süt ve tam yağlı süt ürünleri, kısmen hidrojenize edilmiş trans yağlar)
2-Yüksek fruktozlu mısır şuruplarını azaltın. Sporcu içecekleri ve işlenmiş gıdalar tercih etmeyin.
3-Besit şeker gibi yüksek glisemik indeksli gıdaları azaltın.
4-Egzersiz yapın.
5-Obez iseniz sağlıklı bir kiloya inin. Özellikle bel çevresi yağlanması var ise mutlaka kilo vermeyi hedefleyin. Yağ hücreleri insülin direncini arttıran maddeler üretir özellikle bel ve karın bölgesinde.


6-Sigara içiyorsanız bırakın, doktorunuzdan yardım isteyin.
7-Gıdalar ve besin takviyeleri ile Omega-3 alın. Somon, keten tohumu yağı, ceviz yağı, zeytinyağı, kanola yağı kullanın.
8-Yeterli düzeyde krom alın.
9-Daha çok miktarda tam tahıl yiyin. Kompleks karbonhidrat yemeyi ihmal etmeyin.
10-Kandaki enflamasyon belirteci olan C-Reaktif Proteini (CRP) düzeyi yüksek ise doktorunuza danışın ve azaltmak için öneri ve önlem alın.
11-Fiber (lif) alımınızı arttırın.
12-Tekli doymamış yağlardan daha fazla alın. (Zeytinyağı)


13-Arada bir vejeteryan beslenmeyi seçin. Etten vazgeçemiyorsanız mutlaka günde 5-7 porsiyon sebze ve meyve yiyin.
14-Yeterli kalsiyum alın.
15-Az yağlı organik süt ürünleri alın.
16-Yeterli miktarda magnezyum alın.
17-Kahve için. İçeriğindeki fitobesin insülin direncini azaltabilmekte.


18-Protein alımınızı arttırın ancak bitkisel proteinleri tercih edin neden mi: doymuş yağı ve trans yağı çok fazla almamak adına.
19-1 çay kaşığı toz tarçın kullanın.
20-Güneşlenin, yeterli D vitamini alın.
21-Yeterli uyuyun. 7-8 saat/günde
22-Meşrubatlardan kaçının.

Not:Kendiniz için 1 dakika ayırın haydi test zamanı: 
Malzeme: Mezura
Göbek deliğinizi denk getirecek şekilde bel-göbek çevrenizi ölçün,
Erkekseniz 100 cm'den fazla ise kadınsanız 88 cm'den fazla ise,
Yukarıda yazdığım 22 maddeyi tekrar gözden geçirin derim çünkü risk altındasınız!!!







28.11.2013

Meniere Sendromunda Beslenme Modeli

Öncelikle bu yazımı okursanız sevinirim;
http://yiyorumzayifliyorum.blogspot.com/2013/01/deyimler-tuzlugu.html

Meniere sendromu belirtileri yüz yıl evvel Prosper Meniere adında bir Fransız tarafından açıklandı. Tarif ettiği tipik belirtiler gelip giden işitme kaybı ile beraber baş dönmesi, kulak çınlaması ve etkilenmiş olan kulakta bir basınç hissi duyulmasıdır.
Menier sendromu önce bir kulağı etkiler ve vakaların %25 ila %50'sinde ilerde ikinci kulak da etkilenir. Bu hastalığın nedeni henüz bilinmiyor. Labirent denilen iç kulakta sıvı artışı görülüyor. Bu sıvı fazlası labirent zarında basınç yapar. Bu zarı bozar ve bazen de yırtar. Neticede denge ve işitme duyuları bozulur.
Başdönmesi, kulakta dolgunluk hissi, çınlama ve işitme kaybı ile seyreden bir hastalıktır. Bu şikayetlerden tamamı görülebileceği gibi sadece biri de görülebilir. Kontrolsüz ve tedavisiz hastalarda zamanla tüm şikayetler ortaya çıkar. Bu hastalarda yüksek ses kulakta ağrı yapabilir. Şiddetli başdönmesine bulantı ve kusma eşlik edebilir.
Semptomlar genellikle orta yaşlarda başlar. Erkeklerde kadınlardan daha sık görülür. Meniere'li hastalarda mevsimsel şikayetler ya da gıdalara bağlı yakınmalarda artışlar saptanmıştır. Bu hastalarda allerjinin tedavisi ile vertigo ve Meniere ait semptomlarda da azalmalar tespit edilmiştir.
Meniere hastalığında medikal tedavide amaç semptomların kontrolüdür. Meniere'de patolojik olayın düzeltilmesinde medikal tedavinin etkileri yoktur.

40'lı ve 50'li yaşlarda insanlarda Meniere hastalığı gelişebilmektedir. Ancak diğer yaş gruplarındaki insanlarda da fazlalıkla rastlanabilmektedir, hatta çocuklarda bile..
Meniere Hastalığının kesin teşhisini koymak zordur. Teşhise götüren en önemli faktör hastanın anlattıklarıdır. Baş dönmesinin süresi, sıklığı, derecesi beraberinde olan semptomlar hastalığın nedeni hakkında bilgi verirler.
Muayene sonrasında yapılacak ilk tetkik odiometri adı verilen işitme testleridir. Bu testlerde işitme kaybının varlığı ve iç kulağın durumu hakkında bilgi edinilir. Kalın seslerdeki iç kulak tipi işitme kaybı Meniere Hastalığı olabileceğini akla getirir
Vertigo ( baş dönmesi ) ile meniere hastalığı gelişebilmektedir.Meniere hastalığında tek bir neden yoktur,bunun yanında pek çok neden birlikte meniere'e sebep olabilmektedir.
Bu sebepler arasında;
Belki de bir tıkanma ya da anatomik anormallik yetersiz sıvı drenajı,
Anormal bağışıklık cevap
Alerjiler
Viral enfeksiyon
Genetik yatkınlık
Kafa travması  ve Migren
Baş dönmesi atağı sırasında görülen hastalar genellikle yatırılarak tedavi edilir. Stres önemli rol oynadığı için hastanın rahatlatılmasına çalışılır. Serum takılarak sıvı verilir. Serum içine veya ağızdan verilen baş dönmesi ilaçları genellikle şikayetleri azaltır ve hastayı rahatlatır. Kortizon tedavisi de uygulanan yöntemler arasındadır. Bilindiği üzere kortizon tedavilerinde tuz kısıtlaması yapılmalı.
Hastanın ödem problemi nedeniyle diüretik ilaçlar tavsiye edilmekte. Bu yüzdendir ki hastada mineral eksiklikleri olmasın diye potasyum mineral desteği ve potasyum yönünden zengin besinler önerilmektedir.


Sık atak geçiren hastalarda bunları önlemek için bazı tedbirler alınabilir. Bunun için şunlar sayılabilir. 
-Aşırı tuz, şeker, alkol ve kafein almamak 
-Stresten uzak durmak 
-İdrar söktürücü ilaçlar kullanmak 
-Baş dönmesine karşı ilaçlar kullanmak (en sık kullanılanı Betaserc'tir).
Beslenme Tedavisi :
Sodyum alımı kısıtlanmalı. Bunun için hastanın günlük tuz tüketiminin kısıtlanması gerekmektedir.1500 mg/günlük tuz alımı idealdir.
Bunun yanında kafein,alkol alımı da kısıtlanmalıdır.
En önemli tuzsuz diet: Furstenberg rejimidir
Furstenberg Diyeti: Sıvı alımı kısıtlanmaz, bununla birlikte çok fazla miktarda su tüketimi önerilmez. Su içilirken aniden yüklenmek yerine yavaş ve yudum yudum içmek tavsiye edilir.
1934'te Furstenberg Meniere Hastalığındaki semptomların Sodyum retansiyonuna bağlı olduğunu göstermiştir. Diyette tuz kısıtlaması önermiş, diüretiklerin vertigo ataklarını kontrol ettiğini ortaya koymuştur.Sodyumdan zengin besin alımı kısıtlanır.Tüm yiyeceklerin tuzsuz hazırlanması önerilir.


Yumurta, balık , et, ekmek, pirinç, makarna,meyve, sebze, süt, yağ, bal, şekerde kısıtlama yoktur.
Tuzlu et ve balık, tuzlu ekmek, tuzlu yağ, ıspanak,peynir, zeytin, havuç, marul, istiridye,lakerda ,hazır cipsler,tuz ile kavrulmuş kuruyemişler, salamura besinler (özellikle turşular,salamura yaprak vs..)kısıtlanmalıdır
Şalgam, kırmızı turp, incir, pancar, çilek, tereyağı,  balkabağı, yerfıstığı vb. gıdalar haftada ikiden fazla tüketilmemelidir.
Tuz yerine KCI( piyasada bulunana potasyum tuzu) kullanılabilir.
Eğer hastalar diabetikse veya kolesterolleri yüksek düzeyde ise, hastaya kilo kaybı diyeti ve egzersiz de önerilmelidir.
Hastaların bağışıklık sistemini güçlendiren beslenme destek ürünleri de tavsiye edilir. Özellikle bağışıklık güçlendirici bir beslenme tarzı hastaların yaşam kalitesini arttırır.
Bunun için sebze ve meyve ağırlıklı beslenmek, özellikle antioksidan A,C,E vitaminleri almak gerekmektedir.
Meniere hastalığı kronik bir hastalık olarak kabul edilse de, çeşitli tedavi stratejileri beslenme de yapılacak düzenlemeler ile semptomları hafifletmek ve hastalığın yaşam süresince uzun vadeli etkilerini en aza indirmeye yardımcı olabilmektedir.