21.11.2013

Hamile misiniz? Kış Aylarında Nasıl Besleneceksiniz?

Gebelik döneminizde dengeli bir beslenme alışkanlığı edindiğinizde, sıvıyı bol miktarda aldığınızda, doktorunuzun verdiği demir içerikli preparatları düzenli olarak aldığınızda, normal sınırlar içinde kilo almak, sağlıklı bir gebelik dönemi geçirmek, sağlıklı bir bebek doğurmak ve doğum sonrası formunuzu korumak için beslenmeyle ilgili size düşenleri tümüyle yerine getiriyorsunuz demektir.

Özellikle hamileliği  kış aylarına denk gelen anne adaylarının dikkat etmesi gerekenler;  bağışıklık sistemi güçlendirici C vitamini kaynağı bol olan besinler (özellikle yeşil yapraklı sebze ve kış meyveleri) tüketmek,aşırı yağlı ve şekerli besinlerden çok kilo almamak için kaçınmak.Özellikle kış aylarında aktivite yetersizliğini göz önünde bulundurarak besin seçmek gerekmektedir.D vitamini açısından kış aylarında güneşten yararlanma zor olacağından,doktorunuza ve beslenme uzmanınıza D vitamini besin destek suplementi olarak danışmanız ve birlikte karar alınmalıdır..Bu yüzdendir ki kalsiyum zengin besin süt ve süt ürünlerini ihmal etmemek gerekmektedir.


Gebelikte beslenme, anne adaylarının üzerinde önemle durmaları gereken bir konudur. Sağlıklı ve kaliteli bir gebelik dönemi geçirmek, gebeliğe özgü belirtileri yaşamamak ya da daha az yaşamak, bebeğinizin potansiyeli olan kiloya ulaşmasını ve dünyaya yeterli besin depolarını oluşturmuş olarak gelmesini sağlamak, rahat bir lohusalık dönemi geçirmek, lohusalıkta bebeğinize vereceğiniz sütünüzün kaliteli olmasını sağlamak için gebelik öncesinden gelen beslenme alışkanlıklarınızı gebelikte tekrar gözden geçirmeniz önemlidir.

Son aylarınızda olsanız bile beslenme konusunda yapacağınız iyileştirmeler ve düzenlemeler en azından doğacak bebeğinizin doğum sonrası ilk altı aylık dönemde ihtiyacı olan demir ve vitamin depolarını oluşturmasını sağlar.
Gebelik dönemi; günlük kalori, alınması gerekli sıvı, protein, vitamin, mineraller, temel ve eser elementlerin ihtiyacının arttığı bir dönemdir. Bu artmış olan ihtiyacı karşılamak için vücudunuz size çoğu durumda yol gösterecek ve açlık-tokluk merkezlerinin gebeliğe uyum sağlamak amacıyla değişen işlevleri sayesinde bu ihtiyaçlarınızı karşılamış olacaksınız.
Gebelikte önerdiğimiz beslenme şekli, tüm temel besin maddelerinden herbirinin yeterince ve düzenli olarak alınması şeklindedir. Temel besin madddelerinin şekerler ve yağ miktarı yüksek gıdalar hariç her birinden hergün belli miktarlarda mutlaka alınmalıdır. Şekerler ve yağ miktarı yüksek gıdalar (yağların temel besin maddeleri içinde önemleri büyüktür, burada kastedilen aşırı "yağlı" yiyeceklerdir) ise besleyici özellikleri düşük ve kalorileri yüksek olan gıdalardır ve size ve bebeğinize yararları yoktur.


Gebelikte günlük öğün sayınızı en az beş olacak şekilde tekrar ayarlayın.
Burada amaç midenin aşırı dolmasını ve size rahatsızlık vermesini engellemektir. Toplam alacağınız gıdayı üç öğün yerine beş ya da daha fazla öğünde yemek, erken gebelikte bulantı şikayetlerinizi engellemede, gebeliğin geç dönemlerinde de mide yanması ve şişkinlik şikayetlerinizi önlemede yardımcı olacaktır.
Gebelikte bazı özel durumlar hariç düzenli vitamin kullanımı gereksizdir. Gebelik dönemi boyunca ihtiyaç duyduğunuz vitaminlerin tümü düzenli beslenme yoluyla alınabilir ve doğru olanı da budur.
Düzensiz beslenip vitamin ilaçlarına güvendiğinizde gerekli olan ihtiyacınızın tümüyle karşılanmadığından emin olabilirsiniz. Ancak erken gebelik dönemindeki şiddetli bulantı ve kusmalarda ve ileri derecede beslenme yetersizliği gösteren anne adaylarında ise düzenli beslenmeye ek olarak vitamin tedavisi elbette verilmektedir.

Kan yapımında önemli yeri olan demir için ise farklı şeyler söylenebilir: Ne kadar demir içeriği yüksek besinlerle beslenirseniz beslenin, gebelikte ihtiyaç duyduğunuz demiri alabilmek için belli bir gebelik haftasından sonra (genellikle gebeliğin ikinci yarısından itibaren) düzenli olarak demir içeren ilaçlar kullanmalısınız.
Alacağınız demirin bebeğinizin demir depolarının oluşmasındaki önemini unutmayın.
Tüm bu demir ihtiyacının besinlerden karşılanabilmesi için alınması gerekli besin miktarı normalden fazla kalori içerir ve bu yüzden uygun bir beslenme biçimi değildir.
İkiz ve çoğul gebelik taşıyan, kansızlık bulguları gösteren, ya da gebeliğin sonlarına gelmiş olmasına rağmen demir ilaçları kullanmamış anne adaylarında daha yüksek dozlarda demir tedavisi gerekebilir.


Su her ne kadar öyle gözükmese de aslında temel bir besin maddesidir. Belki soğuk havalarda canınız su içmek istemeyecek lakin bebek sağlığı ve kendi sağlığınız için kendinizi su içmeye zorlamanız gerekmekte.
Suyu ve sıvı içeren gıdaları gebelik öncesi döneme göre daha fazla miktarlarda almanız kabızlık yaşamanızı engellemeye yardımcı olacak ve halsizlik şikayetlerinizin azalmasını sağlayacaktır.
Anne adayları bebeklerinin de sağlığı söz konusu oluğundan hamilelik döneminde daha özenli beslenme eğilimindedir. Mide problemleri, sindirim problemleri yaşadığından sıcak içeceklere karşı ihtiyacı artabilir. Sıcak içecekler elbette kış günlerinin vazgeçilmezi;Ancak bu dönemde bazı yanlış bilgiler ve bilinçsizce tüketim nedeniyle erken doğum riski, düşük doğum ağırlıklı bebek riski veya düşük yapma riski ile karşı karşıya kalınabilir.
Bitkisel ürünlerin ne zararı olabilir diye düşünüp hata yapıldığı sıkça görülüyor. Örneğin yeşil çayın kafein düzeyi yüksek olması ve fazla alınması nedeniyle ilk 3. aylık dönemde maalesef spontane düşükler olabiliyor. Kafein, yeşil çayın dışında çikolata ve çikolatalı gıdalarda, siyah çayda, kahve, kolalı içeceklerde bulunmaktadır.Kafein; merkezi sinir sisteminde psikotropik etkiyi arttırıcı, solunum sistemini uyarıcı, kalp atış hızı arttırıcı ve aynı zamanda hafif diüretik etkisi vardır. Bu nedenle bitkisel olsun olmasın alınan ürünlerin tüketim miktarına ve çayda koyuluk derecesine dikkat etmek lazım. Kafeinsiz kahveler aslında kafeini azaltılmış kahveler olup az da olsa tercih edilebilir.Çay açık içilebilir. Günlük toplam tüketim miktarı azaltılabilir.


Yine hamilelik sürecinde bitki çayı zararsızdır düşüncesiyle tüketilmemesi gereken bazı ürünlerin de tüketildiği oluyor. Oysa rezene, civanperçemi, mine çiçeği, ada çayı, barut ağacı kabuğu, sinameki, kiraz sapı, biberiye, ısırganotu, mısır püskülü, bu dönemde kullanılmaması gereken çaylara örnek. İçilebilir bitki çayları nane, ıhlamur, kuşburnu, papatyadır. Papatyanın güvenilir bir kaynaktan elde edilmesi önemlidir. Mayıs papatyası kanarya otu ile karışabilmektedir. Kanarya otu karaciğere zararlı etkisi olan bir bitkidir. Zerdeçal hamilelikte rahim hareketlerini artırabileceği için kullanılması doğru olmaz.

Zencefil hamilelikte sabah bulantılarına iyi gelir ama günlük 1,5 gram tüketimi aşmamak gerekir.Konu bebek sağlığı olunca seçilen ürünlerin de sağlıklı olması gerekiyor.Safra problemi olan anne zencefil tüketmemelidir.

Yıllar boyu anne adaylarına hekimler tarafından tuzsuz diyet önerilmiştir. Bunun altında yatan düşünce de preeklampsi gelişiminde vücutta tuz ve su tutulmasının birincil mekanizma olduğu, tuz alımı durdurulduğunda bu normaldışı durumun gelişmeyeceği varsayımıydı. Günümüzde bu uygulama artık kabul görmemektedir.
Gebelikte vücutta sıvı tutulması gebeliğin normal seyrinin bir parçasıdır ve bu sürecin kesintiye uğraması sakıncalıdır.
Preeklampside ani kilo alımı ve sıvı tutulması tuz alımıyla ilgili değildir. Bu yüzden anne adaylarının yemeklerine aşırıya kaçmadan yeterince tuz katmalarında bir sakınca yoktur.

Sağlıklı bir hamilelik geçirmeniz dileği ile...
Diyetisyen Aykut Büyükekmekci 






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder