18.06.2013

Durmak Yok - Rıfat Ilgaz



DURMAK YOK

Başka iş gelse elimden
Bırakırım kâğıdı, kalemi!
Konuşmak bizim için değil, anladım,
Hele yazmak…
Ağzımızı açar açmaz suçlanırız!
Savunmaya geçince de
Hem suçlu oluruz, hem güçlü
Suçumuz özgürlüğe özenmek, 
Gücümüz  de olsa olsa bu özentiden!

Durmadan suçlandığımız yetmez mi çocuklar,
Bir de siz suçlamayın bizi!
Düşünün ki ilerde
Sizi de suçlayacaklar!

Bir ata öğüdü benden!
Sakın haaa,
Analar babalar adına
Tüm büyükler adına…
Kendileri adına, daha çok,
Paylamaya kalktılar mı sizi,
Boynunuzu büküp
Suçu üstlenivermeyin hemen,
Direnin sonuna kadar!
Ne gülmeniz ayıp, ne konuşmanız suç.
Yüksek perdeden de olsa konuşun!
Sınıflarda konuşun, salonlarda konuşun,
Yeter ki dinleyenler bulunsun!
Söylemek sizin için çocuklar,
Çalıp oynamak da…

Bu türküler atalardan kalmadı mı size,
Bu halaylar, horonlar, zeybekler…
Düğün dernek
Kızlarımız için değil mi, bu süzülmeler,
Yürümeler, tek tek basaraktan,
Karşılıklı çiftetelliler…

Olsa olsa durmak, oturmak suç!
Ne miskinler varmış Uzak-Doğu'larda…
Onlara bakarsanız çocuklarım,
Yatmak, oturmaktan iyiymiş,
Oturmak, ayakta durmaktan…
Ayakta durmaksa, yürümekten iyi…
Siz onlar gibi olmayın!

Hele davranın çocuklar,
Hoooop!..
Emineler, Aliler, Ayşeler, kalkın,
Keremler, Zeynepler, Elifler siz de
Denizler, Defneler tutuşun elele!
Adları sabah ezanlarında
Kulaklarına besmeleyle okunanlar,
Durdular, Durmuşlar, Dursunlar,
Ne duruyorsunuz!..

Ocak Katırı Alagöz  adlı şiir kitabından 1987
Bütün Şiirleri 1927-1991(Çınar Yayınları)

 Rıfat ILGAZ


3.06.2013

Şu 3 Günlük Dünyada Neler Öğrendik Neler

Ben öncelikle Türk vatandaşıyım ülkesine, vatanına, toprağına bağlı bir insan sonra iman dolu, Allah, kitap inancı olan laik, demokrat, ilerici, çalışkan, vatanına ve bu güzel vatan insanlarına hizmet etmeyi amaç edinmiş bir diyetisyenim. Ben zamanın Konya müftüsünün torunuyum..Gazi Mustafa Kemal'in zamanında ziyaret ettiği Konya müftüsünün. Ben eski Demokrat Parti ilçe temsilcisinin de torunuyum..Laik davranışların ürünü bu güzel ülkenin; refahı, huzuru için bağımsızlığı için savaşmış Mehmetçiklerin kız kardeşiyim.
Vatan topraklarını koruyan, savunan, millet, ülke seven insanların dostuyum, ben insan dostuyum. Şairi, bestekarı, sanatçısı, topçusu, popçusu, ressamı, annesi, ablası, babası, bebeği, çocuğu, uslusu, yaramazı, güzeli, çirkini, ukelası, zibidisi ben insan dostuyum..
Şu günlerde şapkamı önüme alıp düşünmemi sağlayan bu durumlara isyan eden bir vatandaşım. Ben özgür ruhum. Ben özgür olmalıyım. İleri, medeni, barışcıl insan olan insanım.
Neler öğrendik neler, genç, yaşlı, kadın, erkek, çocuk elele bir olmayı, yekpare isyanı, tek yürek dua etmeyi, yardımı, yardımlaşmayı, yalanı, dolanı, hırsızlığı, kaypaklığı, yalakalığı ve en acısı kaosu ve bölücülüğü.
Neler öğrendik neler, biberin ve portakalın besin değil de gaz olduğunu, limonu ve sirkeyi salata çeşnisi değil de gazın etkisini azaltan ilaç olduğunu, gaviscon, rennie ve talcid'in mide için anti-asit değil de anti-biber gazı olduğunu, sütün kalsiyumun en iyi kaynağı değil de biber gazına karşı göz koruyucu olduğunu, deniz mevsiminin yaklaştığı şu günlerde denize balıklama dalarken deniz tuzu gözümüzü yakmasın diye taktığımız deniz gözlüğünün, biber gazına kalkan olduğunu. Tazyikli suyun insanı ivmeli bir hareketle parande arttıracağını öğrendik..
Ayrıca yeni yeni Toma, jammer, hack diye taptaze kelimelerim oldu.
Say say bitmez, bunlar benim öğrendiklerim, dostlarım kim bilir daha neler öğrendiniz, maddenin 3 halini de katı ( cop ), sıvı ( tazyikli hem de ), gaz ( ee malum ) öğrendiniz..En acısı acıyı öğrendiniz...
Demem o ki bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp..
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE 
                               Aykut Büyükekmekci
                                   03-06-2013

Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var...


İSTİKLAL MARŞIMIZ
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!
O benimdir, o benim milletimindir ancak!

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın,
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.

Rûhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım.
Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım;
Fışkırır  rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım!

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!
                                   Mehmet Akif Ersoy 


ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden, mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî, bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr u zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asîl kanda, mevcuttur!
                                                          Mustafa Kemal Atatürk
                                                                 20 Ekim 1927